Adalet ve Siyaset

Adalet ve Siyaset

Allah (c.c) insanlar içinden iki grubu seçkin yaratmıştır: Bunlar, peygamberler ve devlet adamlarıdır. Allah (c.c) peygamberleri, kullara, Yüce Allah’a nasıl kulluk yapacaklarını öğretmek ve O’nu tanıma yolunu açıklamak için göndermiştir. Devlet başkanlarını ise; insanları birbirlerine karşı taşkınlık ve düşmanlık yapmaktan korumak için seçmiş, düzenin ve bozulmanın ipini onların eline vermiş, hikmetiyle halkın menfaat ve faydasını onlara bağlamış, kudretiyle onları en şerefli bir makama getirmiştir. Bu konuda gelen bir hadiste şöyle buyrulmuştur:

“Hakkı ayakta tutan sultanlar (yöneticiler) yeryüzünde Allah’ın (c.c) gölgesidir.”

Şunun bilinmesi gerekir; Allah (c.c) kime sultanlık/hakkı ayakta tutma yetkisi verip onu kendi gölgesi yapmış ise, insanlara düşen; ona muhabbet beslemek, itaat ve bağlılık göstermektir. Ona karşı isyan etmek ve çekişmeye girmek caiz değildir. Bu hususta Allah (c.c) şöyle buyurur:

“Ey iman edenler! Allah’a, Resulüne ve sizlerden olan emir sahiplerine itaat edin!”(Nisa 4/59.)

Demek ki, Allahu Teala’nın kendisine din ve iman nasip ettiği herkesin, sultanları ve yöneticileri sevmesi, emrettiklerine itaat etmesi gerekir. İnsan ayrıca şunu da bilmelidir ki, Allah (c.c) saltanatı ve mülkiyeti dilediklerine verir. Şu ayet buna şahittir:

“Rasûlüm de ki: Allahım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve dilediğinden de alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. İyilik senin elindedir. Gerçekten senin her şeye gücün yeter.”( Âl-i imrân 3/26)

Adaletli lider; kullar arasında adil davranan, zulümden ve fesattan sakınandır. Zalim lider ise uğursuzdur; onun ne saltanatı ne de mülkiyeti devam eder. Bu konudaki bir haberde:

“Mülk, (Mülkiyet ve idarecilik) küfür ile devam eder ama, zulüm ile asla!” denilmiştir.

Tarihte Mecusiler dört bin sene boyunca dünyaya hükmetmişler; hükümdarlıklarını devam ettirmişlerdir. Çünkü onlar, insanlar içerisinde adaleti ve yaptıkları tüm işlerde eşitliği muhafaza etmişlerdi. Onlar, ne dinlerinde ve ne de milletlerinde zulmü ve haksızlığı caiz görmüşlerdi: Onlar, adaletleriyle şehirler imar ettiler ve insanlara insaflı davrandılar.

Bir haberde Allahu Teala, Hz. Davud’a (a.s) şöyle vahyetmiştir:

“Ey Davud! Kavmini, Acem’in (Fâris) hükümdarlarına sövmekten sakındır! Çünkü onlar dünyayı imar ettiler ve kullarıma yurtlar edindirdiler.”

Dünyanın mamur olması da, harap olması da sultanın/devlet adamlarının elindedir. Eğer sultanlar, Ezduşir, Feridun, Behram, Nûşîrevan ve arkadan gelen Kisrâ hükümdarları zamanında olduğu gibi adil olurlarsa; dünyaları rahat ve huzurlu, insanlar da güven içerisinde olurlar. Fakat ne zaman insanlara zulmetmeye başlarlarsa; Dahhâk, Efrasiyab, Berezdikeni’l-Hatıî ve onların takipçisi hükümdarların zamanında olduğu gibi dünyaları harap olur. (Son dönem Kisra hükümdarlarının zulmü) İslamiyet’in ve müslümanların o beldelere kadar yayılması ve Acemleri yenerek saltanatı onların ellerinden almasıyla sona ermiştir. Hz. Resûlullah’ın (s.a.v) bereketi ile Ömer b. Hattab (r.a) döneminde İslam dini ve devleti en kuvvetli dönemine ulaşmıştır.

Zikrettiğimiz hükümdarlar, dünyaya sahip olmuş yeryüzünün sultanları idiler. Dünyada muratlarına ulaşmışlar, onun lezzetlerini tatmak için bütün vakitlerini sarf etmişlerdir. Şimdi onların hepsi yok olmuş, geriye sadece isimleri ve kendilerini hatırlatan işaretleri kalmıştır. Bu sonuç, dünyanın kendisine tapanlara kurduğu bir tuzak ve ona ait bir özelliktir.

İnsan ancak, öldükten sonra arkasında bıraktıkları ile anılır. Her insan yaptığı ile zikredilir, çalıştığı şeye nispet edilir. Eğer yaptığı iyi ise, hayırlı; kötü ise, şerli insandır.

İnsan, iyilik ve güzel ahlak tohumunu ekip biçmeli, nefsinin çirkin ayıplarını yok etmeli, helak edici hatalardan kaçınmalıdır. Özellikle devlet adamları ve yöneticiler bu hususlara çok dikkat etmelidir ki; kendileri kabir çukurunda iken isimleri ve kişilikleri güzel olarak kalsın, çirkin sıfatlarla anılmasın. Bir şair şöyle der:

Kaç günahtan ey genç; tövbe et kötü hâlinden,
Dön ve pişman ol; bir hata çıkarsa senden.

Temizle nefsindeki kötü sıfatları,
Kork zamanın afetlerinden ki, bulasın rahatı.

Senden sonra ancak isminle anılırsın,
Güzel söz söyle ki, devamlı kazanasın.

Adaletli lider; kullar” arasında adil davranan, zulümden ve fesattan sakınandır. Zalim lider ise uğursuzdur; onun ne saltanatı ne de mülkiyeti devam eder.

Denilmiştir ki: “Kişinin öldükten sonra hayırla hatırlanması, onun dünyadaki ikinci yaşamıdır.”

Akıllı olan kişinin anlatılan bu hükümdarların hikayelerini okuması; vefası az, belası çok olan şu dünyanın hallerine ibret nazarıyla bakması, kalbini onun geçici şeylerine bağlamaması lazımdır. Çünkü bu dünyada salih kimse ebedi kalmaz; zalim kimse de selamet içinde yaşayamaz.

İmam’ı Gazali (r.ah), Yöneticilere Altın Öğütler





Yorum yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir