Bütün Yılı Oruçlu Geçirmek

Bütün Yılı Oruçlu Geçirmek

“Kim Ramazan orucunu tutar, ardından da Şevval ayından altı gün daha eklerse, bütün zamanını oruçlu geçirmiş gibi olur.” Hadis-i Şerif

Başlangıcı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden ebediyen azatlık olan bir aydan, mübarek Ramazan ayından ayrılmak zor, hüzün verici. Kim bilir bir sonraki Ramazan’da kim nerede, nasıl olacak. Kim kavuşacak, kim dönülmez o diyara gitmiş olacak?

Gönül istiyor ki, bu rahmet sürekli olsun. İnsan tabiatı bu. Arzu ediyor ki güzel şeyler hiç bitmesin, kalıcı olsun.

İnsan fıtratı bunu ister de, fıtrat dini İslâm istemez mi? Rahmet, nimet söz konusu olur da, o Rahmet Peygamberi bu rahmetin, bu nimetin devam etmesini istemez mi?

Gönüllerimizin tacı, rehberimiz, Efendimiz bize o büyük müjdeyi verir:

“Kim Ramazan orucunu tutar, ardından da Şevval ayından altı gün daha eklerse, bütün zamanını oruçlu geçirmiş gibi olur.” (Müslim: Sıyam , Hadis no: 1984)

Bu noktada meşhur bir hadis-i şerifi de hatırlıyoruz:

“Müminin yaptığı güzel işler (ameller), on mislinden başlayarak yediyüz misline kadar karşılık ile mükafatlandırılır. Kötü ameller ise, ancak bir misli ile cezalandırılır. Hatta Allahu Tealâ’nın ondan vazgeçmesi de umulur.” ( Buhari : İman)

Hadis-i şerifte bildirilen en az bire on karşılık mucibince, Ramazan orucuna ilaveten tutulan altı günlük oruç, yılın tamamı için oruç sevabı demek oluyor. Her yıl tekrarladığımızı varsayarsak, ömrümüzün tamamı orucun fazilet ve rahmetinden nasipleniyor.

Gönül sürekli Ramazan rahmeti diliyorsa eğer, işte kapılar ardına kadar açık.

Hadis alimlerinden İbn Mübarek, bu orucun Şevval ayının başında tutulmasını ve ard arda olmasını tercih etmekte. Bununla beraber Şevval ayı içerisinde herhangi bir altı günde tutulması da mümkün. Elbette bayram günleri hariç.

Bu da bir lütuf: Ne zaman dilersen; ayın başında, ortasında ya da sonunda. İstediğin herhangi bir altı günde. Yeter ki Şevval ayında altı günü tamamla.

Ramazan’ın o güzel, o kalpleri arındıran amellerinden biri de itikaf. Ramazan ayında, özellikle son on gününde bir mescide kapanarak, sürekli ibadet, zikir ve tefekkür ile meşgul olmak… Dünyanın binbir sıkıntısından, moda deyimle stresten kaçıp kurtulmak… Kendine gelmek… Ruhu dinlendirmek…

Şevval orucu için zikredilen kolaylık, itikaf için de söz konusu. Efendimiz s.a.v.’in bir diğer müjdesi: “Kim ramazan ayında itikaf yapamadıysa, Şevval ayından on gün itikafa girsin.” (Nesaî: Mesacid)

Şevval ayının diğer bir güzelliği de, hac aylarının ilki olması. İlk umreler bu ayda yapılmaya başlar. Ardından tatlı, renkli ve muhabbetli bir hac mevsimi yaşanır…

Evet; Şevval ayı, rahmet ayı olan Ramazan’ı uğurlama ve güzelliklerini devam ettirme ayı. İyi ki böyle zamanlar var. Mübarek olsun…

Arif Gezer, Semerkand Dergisi, Aralık 2003.





Yorum yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir