Hac Yalnızca Gezi mi?

Hac Yalnızca Gezi mi?

Hz. Adem’den (A.S.) beri bütün ümmetlere çeşitli şekillerde farz kılınan dört ibadet var: Namaz, zekat, oruç ve hac. Bir binanın dört temel sütunu gibi, inanan insanın hayatını ayakta tutan dört esas bunlar. Rabbimiz, namazı, zekatı ve orucu farz kıldığı gibi, gücü yeten herkesin hac ibadetini de yerine getirmesini emrediyor. (Hacc/27)

“İmkan bulabilenlerin Beytullah’ı haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır.” (Âl-i İmran/97) Emredilen ibadetlerin sonuncusu olan hac, diğer ibadetlerini ve görevlerini yerine getirmeye çalışan bir müslümanın dinini kemale erdirir.

Efendimiz (A.S.) buyuruyorlar ki:

“Kim hac eder, kötü söz söylemez ve doğruluktan ayrılmazsa, annesinden yeni doğmuş gibi bütün günahlarından sıyrılır.” (Buhari)

“Kabul edilmiş olan bir hac, dünya ve içerisinde bulunan herşeyden daha hayırlıdır. Böyle bir haccın mükafatı kesinlikle cennettir.” (Buhari, Müslim)

“Hac ve umre yapanlar, Allahu Tealâ’nın cemaati ve ziyaretçileridir. O’ndan bir şey isterlerse onu verir. O’ndan af dilerlerse onları affeder. Dua ederlerse dualarına karşılık verir ve şefaat etmek isterlerse şefaatlerini kabul eder.” (İbnu Mace)

Haccın kişiye kazandırdığı olgunluk ve sağladığı nimetler için başka söze gerek var mı?

Hac; Allah’ın kutsal kıldığı yerleri, O’nun bildirdiği zamanda, sırf Allah rızası için ziyaret etmektir.

Bu ziyaret esnasında insanın, her türlü kötü söz ve fiillerle birlikte, av yapmaktan ot koparmaya kadar diğer zamanlarda helâl olan birçok davranıştan uzak durması, bütün varlığıyla Allah’a yönelmesi gerekir. Çünkü kısa bir zaman diliminde gerçekleşen hac ibadetinde insan, başka bir yolla ulaşamayacağı manevi zirvelere tırmandırılıyor. Bu nimetlere ulaşmak kolay değil; insanın zorlanacağı çetin imtihanlar ve zor geçitler var. Bu sebeple hacca ciddi bir hazırlık yapılarak gidilmelidir.

“Tekkeye gitmeden Mekke’nin kıymeti anlaşılmaz.” diye bir söz var. Bu, hacca gitmeden önce kişinin ciddi bir ruh ve nefis eğitiminden geçmesi gerektiğini ifade eder. Çünkü tekke, tarihimiz boyunca insan eğitiminin en güzel şekilde yapıldığı bir mana okuludur. Orada kötü huylar temizlenir, yerlerini güzel hasletler alır. İnsan, nerede bulunursa bulunsun herşeyin sahibi olan Allah’ın kontrolünde ve sürekli yaratması altında olduğunu hissederek yeryüzünde dolaşmayı öğrenir. İnsanın kıymetini anlar ve benlik duygusundan sıyrılarak, Allah’a kullukta acziyetini hisseder. Allah ve Rasulü’nün aşkını, ruhunun derinliklerinde yaşar.

Bu hallerle yaşamayı en büyük gaye edinerek Mekke yollarına düşen bir insan, Allah’ın kendi evi olarak sıfatlandırdığı Kâbe karşısında, Efendimiz (A.S.)’in huzurunda ve O’nun dolaştığı mekanlarda kesinlikle daha edepli olur, herkese karşı daha şefkatli ve daha saygılı davranır. Böylece hac ibadeti ile vaad edilen mükafatlara ulaşırken, manevi olarak da olgunlaşmış olarak geri döner.

Zilhicce Ayının İlk On Günü

Rasul-ü Ekrem (A.S.) Zilhicce’nin ilk on günü hakkında buyurdular ki:

– “Günlerden hiçbiri yoktur ki onlarda yapılan amel, bu on günde yapılan amelden daha faziletli ve Allah’a daha sevgili olsun.” Ashab sordu:

– “Allah yolunda cihattan da mı faziletli?” Efendimiz (A.S.) cevap verdi:

– “Allah yolunda cihattan da faziletli. Ancak malıyla ve canıyla Allah yolunda cihad edip, onlardan hiçbir şey ile geri dönmeyen (malını ve canını bu cihada veren) hariç. (Sadece bu kişinin yaptığı amel, zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha üstün olabilir)” (Buhari, Tirmizi, İbnu Mace)

Zilhicce ayının onuncu günü kurban bayramı. Bayram günü ve ondan önceki dokuz günün fazileti konusunda bütün İslam alimleri aynı kanaattedirler. Bu günler, güzel amellerin daha düzenli ve daha çok yapılmasının bizzat Peygamber (A.S.) tarafından tavsiye edildiği özel ikram günlerindendir.

Arefe Günü Orucu

Hz. Peygamber (A.S.) şöyle buyuruyor: “Arefe günü tutulan orucun, geçen yılın ve gelecek yılın günahlarına keffaret olacağına Allah’ın rahmetinden ümidim var.” (Müslim, Tirmizi, İbnu Mace)

Teşrik Tekbirlerini Unutmayalım!

Allahu Ekber, Allahu Ekber. Lâ ilâhe illellahu vallahu ekber. Allahu Ekber ve lillahi’l-hamd.”

Kurban Bayramı arefesi günü, sabah namazının farzından sonra bu tekbirin getirilmesi, alimlerin çoğuna göre vacib, bir kısmına göre de sünnettir.

Bu namazdan itibaren bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar da, her vaktin farzından sonra aynı tekbir getirilir.

Vakit namazlarının farzından sonra toplam yirmi üç tekbir getirilmiş olur.

Mehmet Işık, Semerkand Dergisi, Mart 2000.





YORUMLAR

  1. teşrik ne demektir nerden gelmektedir

Yorum yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir