Kâmil Mü’minin Nazarı
Birgün 83 yaşında bir zat Seyda (k.s) hazretlerinin meclisine geldi. Bu zatın bazı söz ve hallerini oradakiler beğenmeyip tenkid ettiler. Bu zat o zaman şöyle demişti:
“Ben bu yaşıma kadar dinin hiçbir emrini yapmadım. Aşırı derecede sarhoş olduğum birgün, dostlarım beni buraya getirmişler ve Seyda hazretlerinin elini öptürüp banyo yaptırdıktan sonra caminin altına yatırmışlar. Sabah uyandığımda tanımadığım bir çevre ve insanlarla karşılaştım. Seyda hazretlerini (k.s.) gördüğümde ayak parmaklarımdan bir nur girip bütün vücudumu kapladı. Bu nur beni o halimden bu halime çevirdi. Ben şimdi on yedi günlüğüm.” İşte evliyanın nazarı Allah’ın izniyle cezbeyi doğurdu. Cezbe de ilahi aşk ve muhabbeti meydana getirerek bu kişiyi, Allah (c.c.)’a dönüp, dinini öğrenip yaşayan biri haline getirdi. (Allah dilerse her şey olur ne dilerse o olur o izin vermeden hiçbir şey olmaz.)
Kaynak: Dr. A. Salahaddin Kınacı, Seyda Hazretleri’nin Hayatı
Not: Manevi nazar böyledir. Resûlullah Efendimiz’in (s.a.v) ilim ve manevi hallerine vâris olan kâmil mürşidler, Rabbânî âlimler ve arifler de, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) kalplere nazar etme, feyiz akıtma, onları sevgi ile olgunlaştırma, uyandırma sıfatına derece derece vâris olmuşlardır. İşte bu nuru taşıyan zatlar ile aynı meclisi paylaşan, onların sohbet halkasına ve feyiz dairesine girenler de, amelle elde edilemeyen nice feyze, şuura, nura, sevgiye ve kalp uyanıklığına ulaşırlar. Sâdâtın terbiyesi ve feyiz vermesi daha çok nazarla olmaktadır. Bunun binlerce örneği vardır. Onlar hiç konuşmadan, doğrudan kalbe yönelerek ve oraya Allahın izniyle ilâhî feyiz akıtarak insanları tövbeye sevketmişler, Allah yoluna ısındırmışlar, kötü sıfatlarını değiştirmişler ve onlara pek çok güzel hal kazandırmaya vesile olmuşlardır.
Bu yolun büyükleri,
اِتَّقُوا فِرَاسَةَالْمُؤْمِنِ فَإِنَّهُ يَنْظُرُ بِنُورِاللهِ عَزَّ وَجَلَّ
“(Kâmil) müminin ferâsetinden sakının; şüphesiz o, yüce Allah’ın nuru ile bakar” (Tirmizi, Tefsiru sure, 16, nr:3127; Tabarani, el-Kebir, nr: 7496) hadis-i şerifiyle övülen kimselerdir.
Lokman (a.s) oğluna nasihat ederken demiştir ki:
“Oğlum! Âlimlerle beraber otur, onların meclisinden ayrılma. Şüphesiz Allah, gökten indirdiği yağmurla kuru toprağı canlandırdığı gibi, nur ve hikmetle de ölü kalpleri diriltir.” (İbnu Abdi’l-Berr, Camiu Beyanil-İlim, I, 106)
[Kaynak: S. Muhammed Saki Haşimî, Arifler Yolunun Edepleri]
meaşallah, barekallah…
Elhamdulillah, ahir zamanda tasavvuf suz olmaz.
siteye ölesine girdim… bu nasıl olur
Allah bizi mürşid-i kamil’lerden ayırmasın, imkan olsada hepsini ziyaret edebilsek ama gönüller bir zaten.
Allah cc isterse istediği kişiyi istediği zamanda hidayet yolunu açar hidayet Onun elidedir.dilediğini aziz dilediğini zelil eder.o kardeşimize Allah cc bbu yolu nasib etmiş .Allah cc bukapıdan ayırmasın
Aynen,insan amelenide,guvenmemeli. ama guzel amelicin hep gayret etmeli. Allah (cc)isterse hersey olur, istemesse tek yaprak bile dusmez agacincan.
YÜCE RABBİMİZ BİZİ SADATLARDAN AYIRMASIN.
Be hey kardaş hakk’ı bulam mı dersin,
Hakk’a yarar amel işlemeyince.
Tarikat sırrına erem mi dersin,
Kamil mürşid sana söylemeyince.
Özenirsen gardaş, tevhide özen,
Tevhiddir nefsinin kal’asın bozan.
Hiç kendi kendine kaynar mı kazan,
Çevre yanın ateş eylemeyince.
Değme kişi gönül evin düzemez,
Hakk’ın taktirini kimse bozamaz.
Tarikat ummandır dalıp yüzemez,
Aşkın deryasını boylamayınca.
Yunus Emre(K.S)