Köle Olan Amir
Ebû Ali-i Ribâtî’nin şöyle dediği anlatılır:
“Abdullah-ı Mervezî’ye arkadaş oldum. Ben kendisiyle arkadaş olmadan önce o hiç azık ve bineği olmadan çölde yolculuk yapıyordu. Ben kendisine arkadaş olunca, bana:
—Hangisini istersin; yolda sen mi başkan olacaksın, ben mi?’ diye sordu. Ben de:
—Sen ol’ dedim. Bana:
—Bundan sonra sana da bana itaat etmek düşer’ dedi. Azık torbasını aldı, içine azık koydu, onu sırtına alarak taşımaya başladı. Ben kendisine:
—Bana veriniz de ben taşıyayım’ dediğimde:
—Yol başkanı benim, sana benim söylediklerime itaat düşer’ diyordu.
Bir gece yağmur yağdı. Abdullah-ı Mervezî gece boyunca baş ucumda durdu, sabaha kadar elindeki elbisesiyle beni yağmurdan korumaya çalıştı. Onun bana karşı bu davranışlarından öyle utandım ki, keşke ölseydim de sen emîr ol demeseydim diye düşündüm. Sonra bana:
—Bir kimseyle arkadaş olduğun zaman, benim sana yaptığım gibi arkadaş ol’ dedi.”
Kuşeyri Risalesi, Sûfilerin Sefer (Yolculuk) Adabı, 545, Semerkand Yayınları
bu hikaye anemin ve benim çok hoşuna gitt banagöre arkadaşlık davranışına en iyi örnek